Av. Ali TOPÇU

NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇUNDA BANKA KART SAHİPLERİNİN CEZAİ SORUMLULUĞU

  NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇUNDA KART SAHİPLERİNİN CEZAİ SORUMLULUĞU
 
A) Genel Olarak
 
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte siber suçlarda gözde görülür bir artış sergilenmiş, her geçen gün yeni yöntemlerle farklı dolandırıcılık faaliyetlerinin önü açılmıştır. 
 
Günümüzde asıl dolandırıcılık faaliyetlerini işleyen kişiler, kendilerine kredi veya banka kartını kullandırtacak şahıslar arayışına girmekte, onların gerektiğinde bir ”komisyon ücreti” karşılığı olarak banka hesap bilgilerini kullanmaktadırlar. 
 
Genelde sosyal medya üzerinden herhangi bir ürünün emsallerine oranla daha uygun bir bedele satıyormuş gibi gösterilmekte, ancak müşterilerin ürün bedelini karşı tarafça bildirilen İBAN hesabına gönderilmesine rağmen ürün müşteriye ulaşmamaktadır. Ürünün belirtilen zamanda müşteriye gelmemesi neticesinde dolandırıldığını anlayanlar, soluğu savcılık makamında bulmaktadır.
 
B) Savcılık Aşaması: Şikayet
 
Dolandırıldığını anlayan hak sahipleri, ödediği bedelin iadesi için karakola veya savcılığa başvurmaktadır. Ancak soruşturma aşaması akabinde yargılama aşamasının sonuçlanmasının uzun bir süreyi kapsaması, zarar görenlerin ödediği bedelin enflasyon karşısında ağır bir yenilgiye uğraması nedeniyle pek de hatrı sayılır bir çözüm olamamaktadır. Zarar gören yalnızca dolandırıcılık faaliyetini gerçekleştiren kişi veya kişilerin cezalandırılması ile yetinmesi gerekmektedir. 
 
C) Kart Sahibi
 
Suçtan zarar görenler, şikayetleri sırasında; olayın nasıl gerçekleştiğini, ne sebeple bedelin gönderildiğini, hangi banka hesabına gönderildiği gibi hususlarda ilgili makama bilgi vermektedir. Genellikle sosyal medya üzerinden kişiler, suçtan zarar gören kişilere ulaşırken gizlenmekte ”fake” sosyal medya hesapları veya ”patates hat” olarak tabir edilen, kendi üzerine kayıtlı olmayan genellikle yabancı kişilerin adına kayıtlı hatları kullanarak bu işlemleri yapmaktadırlar. Ancak suçun sosyal medya aracılığı ile işlenmesinin sonucu olarak gönderilen paraların transferleri yine banka hesapları aracılığı ile sağlanmaktadır. İşte burada yukarıda da belirttiğimiz üzere suçu gerçekleştiren kişiler, kimi zaman suç ile alakası olmayan kişilerden edindikleri banka hesapları ile bu suçları gerçekleştirmektedirler. 
 
Zarar görenlerin ifadelerde belirttikleri banka hesaplarının sahipleri, işbu suçta baş şüpheli haline getirmektedir. Ve genelde asıl suçu işleyen kişilerin ”görünmez” taktikleri neticesinde suç, banka hesabını kullandırtan şahısların üzerine kalmaktadır. Bu da kart sahiplerini, nitelikli dolandırıcılık suçu isnadı ile sanık sıfatıyla yargılanmasına sebebiyet vermektedir.
 
D) Nitelikli Dolandırıcılık: TCK m.158 1/f
 
Türk Ceza Kanunu Madde 158;
” (1) Dolandırıcılık suçunun;…
 f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” hükmü amirdir. Yukarıda bahsettiğimiz olaylarda, isnad edilen suç genelde bu fıkra hükmünü kapsamaktadır. 
 
2) ADLÎ YARGI İLK DERECE MAHKEMELERİ İLE BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YETKİLERİ HAKKINDA KANUN’unun, Ağır ceza mahkemesinin görevi başlıklı,  12. Maddesine göre;
 
”Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanununda yer
alan yağma (m. 148), irtikâp (m. 250/1 ve 2), resmî belgede sahtecilik (m. 204/2), nitelikli
dolandırıcılık (m. 158), hileli iflâs (m. 161) suçları, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap
Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (318, 319, 324,
325 ve 332 nci maddeler hariç) ve 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanununun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet hapis,
müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere
bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir.” şeklinde belirtildiği üzere suç, Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına girmektedir. 
 
3) Suç şikayete tabi bir suç olmayıp resen kovuşturulan bir suçlar arasındadır. Zarar görenin şikayetten vazgeçmesi, suçun kovuşturulmasına engel olmamaktadır. 
 
E) Etkili Savunma
 
Kart sahipleri, asıl suçu işleyen kişilere hesaplarını belli bir menfaat karşılığı kullandırtmakta olsa da, bu durum her zaman hesabının bir suça aracılık olarak kullanıldığının kart sahibince bilindiği anlamına gelmemektedir. Kaldı ki yukarıda izah edildiği üzere bu tür olaylarda işlenen suç, nitelikli dolandırıcılık suçuna sübut verdiğinden, işbu dolandırıcılık suçu da yalnızca KAST ile işlenebildiğinden, eylemden kaynaklı ceza verilebilmesi için dolandırıcılık fiilinin kart sahibince bilinmesi ve sonuçlarının istemesi gerekmektedir.
 
Bu noktada kart sahibinin, dolandırıcılık olayı içerisinde yer almadığını, yalnızca kendi kartını iyi niyetle ile dolandırıcılık fiilini gerçekleştiren şahıslarca kullanmasını sağlayan ancak suç işlendiğinden haberi olmayan ve nihayet suça konu paradan kendisine menfaat sağlanmadığı ispatlandığında kart sahibinin cezai sorumluluğundan bahsedilmeyecektir.
 
”…Her ne kadar sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açılmış ise de; sanığın banka hesabının kimliği belirsiz kişi yada kişilere iştirak kastı ile kullandırdığı ve suça katıldığına ilişkin yeterli delil  bulunmadığından sanığın  delil  yetersizliği nedeni ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” (İSTANBUL ANADOLU 11. AĞIR CEZA MAHKEMESİ DOSYA NO: 2022/847 Esas, KARAR NO: 2024/63 K.T.: 21/02/2024)
 
F) Sonuç
 
Nitelikli dolandırıcılık gibi karmaşık ve ciddi suçlamalarda, avukat savunmasının önemi yadsınamaz. Hukuki süreçlerin karmaşıklığı, cezai yaptırımların ağırlığı ve kamuoyunun bu tür suçlara karşı duyarlılığı göz önüne alındığında, sanığın haklarını koruyacak ve beraatini sağlayacak etkili bir savunma stratejisi oluşturmak hayati önem taşır. Etkili bir avukat, delilleri titizlikle inceleyerek, kanuni boşlukları tespit ederek ve mahkemede güçlü bir savunma yaparak müvekkilinin lehine en iyi sonucu elde etmeyi amaçlar. Özellikle nitelikli dolandırıcılık gibi suçlarda, avukatın, sanığın masumiyet karinesinden yararlanarak, suçlamaların dayandığı delillerin yetersizliğini ortaya koyarak ve olası hukuki savunma gerekçelerini etkin bir şekilde sunarak müvekkilini aklatmaya çalışması beklenir.
 
                                                                                                                                                                                                      Av. Ali TOPÇU
 
 
Bu metin, genel bilgilendirme amaçlıdır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. Herhangi bir hukuki sorunla karşılaşırsanız, bir avukata danışmanız gerekmektedir.